AHMET ATAN’I RAHMETLE ANIYORUZ « Kırıkhan Olay Gazetesi-Hatay'da Hızlı doğru tarafsız haberciliğin merkezi

29 Mart 2024 - 17:49

AHMET ATAN’I RAHMETLE ANIYORUZ

AHMET ATAN’I RAHMETLE ANIYORUZ
Son Güncelleme :

15 Temmuz 2019 - 9:35

Geçtiğimiz hafta  yakalandığı  hastalığa teslim olan ve  yaradanına kavuşan Kırıkhan’lı hemşehrimiz  Prof. Ahmet Atan’ı  yazılarıyla  anıyoruz.

Kırıkhan’ın yetiştirdiği ender isimlerden birisi olan   Prof. Ahmet Atan’ı rahmetle anıyor  sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Sevgili dost, mekanın cennet olsun.

GÜLE GÜLE KARDEŞİM. RUHUN ŞAD OLSUN

Onu tanıdığımda Gazi Lisesi’ne gidiyordu. Zaman zaman Kanatlı Caddesi ile Elektrik Santralına dönen yola yakın Yusuf Amca’nın Bakkal Dükkânında görürdüm. Sessiz, kendi halinde, terbiyeli, saygılıydı.

Yıllar sonra Mustafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığına atandı. Orada zaman zaman Sanat ve Grafik Tasarım Konularında sohbetlerimiz olurdu. Sonra Ankara’ya gitti. Yunus Emre Vakfı ve Sanatsal Çalışmalarını takip ediyor, bazen Kitap kapağı tasarımlarını, grafik tasarımlardan yararlanmak için isteklerde bulunurdum.

Kırıkhan Kültür ve Sanat Derneği Kuruluş aşamasında kendisine Derneğimize bir Logo hazırlamasını istedim. Bugün Kullandığımız Dernek Logosunu çizip göndermişti. Geçen sene Sevdiğim bir kadının Fotoğrafını yağlıboya tablo haline getirmişti.

Sonra bir türlü ulaşamadım. Bir gün Kırıkhan’a geldiğini öğrendim. Aradım. Sağlık problemi yaşadığını Diyaliz Ünitesine haftada birkaç kere bağlandığını söyledi. Çok üzüldüm.

Bir hafta önce Cevdet Güneş arkadaşım Haydarpaşa’da Hastanede Yoğun Bakım’da olduğunu yazmıştı. Dün onu Babasının yanında toprağa verdik.

Derneğimizin Onursal üyesi de olan Ahmet Atan’a bir kez daha Rahmet Dilerken, ailesi ve yakınlarına Başsağlığı diliyorum.

A.Vasi Köse

Hatırladıklarım unutmadıklarımda.

Kırıkhan’da bir Hamal Hasan vardı…

Yazı: Prof. Dr. Ahmet Atan

Sabahın ilk aydınlığı ile bakkal dükkânımızın önünü süpürüyordum. Amanos dağından beri akıp gelen suyu kaldırımın üzerine serpiştiriyordum. Ağır soğan, patates sandıklarını kaldıramadığım için sürüyerek dışarı çıkarıyordum. Belimi doğrultarak temaşa ediyordum çevreyi, dinlenmek adına…

Amik Ovası tarafına baktığımda, güneşin yükselişi harika görünüyordu… Sulfata ağaçlarının zafer takı gibi süslediği caddenin ortasında güneş, tüm kızıllığıyla bir koca lamba gibi duruyordu… Ve komşu esnaf çocukları da dükkânların kepenklerini tüm güçleriyle açmaya çalışıyorlardı. Şaban, Cafer, Hamza…

İlerleyen dakikalarda, Kanatlı Caddesi sakinleri, kendisine has gürültüsüyle hareketlenmeye başlıyordu. Ve ben seyrediyordum, bu dur durak bilmez koşturmacaları… Babamın sebze halinden getirdiği sebze ve meyveleri telaşla tezgâha diziyor, elmaları bez parçasıyla özenle parlatıyordum. Günün sonunu düşünmeye gerek yok, zaten zaman da bulamazsınız kî!!!…

Dükkânı artık idare edebileceğimi düşünen babam eve gidiyor ve ben de kendimle baş başa kalıyorum… Disiplin güzel, ama dayatmaya hayır diyorum çocuk aklımla. Tanım getirmeye gerek duymadığım yalnız kalmak, para vermeden en güzel eğlence… Hayaller, sahip olduğumuz en bedava servetimiz… Zengin olmak gibi geniş düşündüğümü hatırlamıyorum ama…

Dükkân kapısının önünde dururken, gözüme bir salkım güzel üzüm ilişiyor. Ve ben dayanamıyorum, aldığım gibi, su ile buluşturduktan sonra yemeye başlıyorum… Tam o esnada, bizim dükkânların temel taşıyıcısı hamal Haşan gülümseyerek yanıma geliyor. Ama biz ona “Hambal Haşan” deriz… Kilisli Kurdoğlu’nun fırınından sıcak somun ekmeğini almış yaylana yaylana geliyor. Belli ki yirmibeş kuruşluk bir salkım üzümü ekmek arası yapacak. Bana doğru yönelmiş sempatik gülüşüyle yaklaşıyor. Ama bu gülüşün arkasında o yirmibeş kuruşu almasam daha iyi olur mantığı yatıyor… Bunu hissettiriyor… Ben de biliyorum. Çoğu zaman da almıyorum zaten…

Elimdeki bir salkım üzüme bakıyor. Gülüyor… Cömertlik bu ya; Hambal Hasan’a bir çıtıf koparıp alması için elimdeki bir salkım üzümü uzatıyorum… Hambal Haşan da elini uzatıyor… İki parmağı ile bir çıtıf üzüm koparmak için… İçim gidiyor… En güzel üzüm salkımı küçülecek diye… Ben bu düşünceler içerisinde kıvranırken, bir de ne göreyim? Elimde kalan üzüm bir çıtıf… Umutsuzca bakıyorum Hambal Hasan’ın elindeki o güzelim üzüm salkımıma…

İçin için sinirleniyorum uyanıklık yaptığı için ama kitabımızda yoktu geri istemek… Yiğitlik bende kalsın diyorum içimden… Halen bilemiyorum ki; Hambal Haşan nasıl bir usta manevrayla elimdeki bir salkım üzümü bir çıtıfa dönüştürmüştü… Ne yapsaydım ki? Hambal Hasan’a; “Tamam Hasan Amca, afiyet olsun” diyorum. Hambal Hasan’ın bu seferki gülümsemesi ise minnet doluydu… Vakarını muhafaza ederek hal dili ile teşekkür ediyordu…

Birine oturması diğerinde de üzüm ve ekmeğini koyması için, boşalmış meyve sandıklarını ters çevirdim. O’na rahat yiyebileceği bir ortam hazırladım. Şalvarını gere gere oturdu sandığın birinin üzerine. Eski gazete parçalarından kendisine seyyar bir sofra açtım. Sıcak ekmeğini böldüğünde dumanları hala etrafa yayılıyordu. Önündeki görünen sadece iki dişi ile bir ekmeği ısırıyor, hemen arkasından bir üzüm tanesi atıyordu ağzına…

Biliyordum ki Hambal Hasan bizimle mutluydu; biz de onunla…■

Hatay Kültür ve Keşif Dergisi, Ağustos 2009 Sayı 30

Prof. Ahmet ATAN

1959 Hatay (Kırıkhan) doğumludur. Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu. Sanat Tarihi ve Grafik eğitimi aldı. 1991 Yrd. Doç. 1999 Doçentlik. 2006 yılında Prof. Unvanını aldı. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı 58. Devlet Resim ve Heykel Yarışması Büyük Ödülü aldı. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı Jüri Özel Ödülü aldı. Akademisyenler Derneği Türk Kültür ve Sanatına Katkı Ödülü aldı. ASSOCIATION L’ESPRIT SOCIETE ET RENCONTRE isimli dernek tarafından “Dünya Bilim, Kültür ve Sanatına Katkı Ödülü” aldı. Uluslar arası birçok kişisel ve karma sergiler açtı. Ulusal ve uluslar arası birçok sempozyum ve panellere bildirili kabul edilmesi yanında, Amerika, Rusya, Arnavutluk, Suriye, Gürcistan, Azerbaycan, Moldova ve Kosova’da konferanslar verdi, Performanslarda bulundu ve Resim Sergileri açtı. Diyarbakır Dicle Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Mustafa Kemal Üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanlığı, Grafik Tasarım Anabilim Dalı Başkanlıkları yaptı. Konservatuar, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu. Dicle Üniversitesi ve Gazi Üniversitesinde Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora programlarında Tez Danışmanlıkları yaptı. Türkiye’de “Resimli Resim Sözlüğü” kitabı yayınlandı. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı 67. Devlet Resim Heykel Yarışması ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Resim ve Seramik Yarışmalarında Jüri Üyeliği yaptı. 2006 Türk dünyası (Kazakistan, Azerbaycan, Moğolistan, Türkmenistan, Moldova, Tuva, Başkurdistan, Kırgızistan, Türkiye ) ressamlar buluşması projesinde yer aldı. Türkmen ressamların fırçalarından İstanbul buluşması projesinde İstanbul Ayasofya’da düzenlenen karma sergide yer aldı.  Türkiye’de bir çok üniversitelerde Özel Yetenek Sınavları Jüri Üyeliklerinde bulundu. Arnavutluk İşkodra’da Yusuf Ağa Camii’nin iç ve dış mekân tezyinat ve süsleme tasarımlarını yaptı. 2007-2009 Kosova 1. Sultan Murad Hüdavendigar Türbesi kompleksinde Etnografya Müzesi Çalışmalarının. Kültür ve sanat danışmalıklarını yaptı. Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği Teknik-Bilim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yürütmektedir. Dünya Sanatlar Akademisi Seçilmiş asil üyeliğine kabul edildi, bölgesel politika ve sergi aktiviteleri alanında Genel Başkan yardımcılığına atandı. Ayrıca Türkiye Temsilciliğine atandı. Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Uygulamalı Sanatlar Eğitimi Bölümü başkanlığı yaptı. Üniversitelerarası Kurulun Temsilcisi olarak Yunus Emre Vakfı Mütevelli heyet Üyeliğine atandı. Yüksek Öğretim Kurulu , Üniversiteler Arası Kurul Doçentlik Sınavları Jüri Üyelerini belirleme Alt Komisyon Üyeliğine seçimle atandı. TÜBİAD (Tüm Bilim İnsanları ve Akademisyenler Derneği Genel Başkanlığını yürütmektedir. Halen İstanbul Yıldız teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesinde Bileşik Sanatlar Anasanat Dalı Öğretim Üyeliği ve  “Sanat Bölümü” Başkanlığı  görevini yürüttü.

Ödüller

  • AKADER,

 

      “Türk Kültür ve Sanatına Katkı Ödülü” , 2004, Diyarbakır, TÜRKİYE

 

  • C. Kültür Bakanlığı, 58. Devlet Resim Heykel Yarışması,

 

      “Büyük Ödül”, 1997,  Ankara,  TÜRKİYE

 

  • C. Milli Eğiitim Bakanlığı, Resim Yarışması,

 

       “Jüri Özel Ödülü”, 1987, Ankara. TÜRKİYE

 

  • ASSOCIATION L’ESPRIT SOCIETE ET RENCONTRE

 

       “Dünya Bilim, Kültür ve Sanatına Katkı Ödülü” , 2010,    Strausburg, FRANSA

   

   *  WORD’S ACADEMY OF ARTS “NEW ERA”

        “SEÇİLMİŞ ASİL ÜYELİĞİNE KABUL, MADALYA” RUSYA

 

 

En son yazısını 1 Temmuz’da yayınlamıştı.

BİRGÜN;

Birgün Türkiye Radyo Televizyon kurumunun düzenlediği Resim Seramik Yarışmasında jüri üyeliği yapıyordum. Jüri üyeleri arasında o dönemin TRT yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Vedat Özsoy, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden hocam Prof. Hasan Pekmezci, Marmara Üniversitesinden Sanat Tarihi Hocası Prof. Dr. Selçuk Mülayim vardı.

Karanlık bir mekanda barkovizyon yansısıyla eserlerin ön incelemesini yapıyorduk. dinlenmek için mola verilmişti. ben karışı odya farkında olmadan dalmıştım. genç bir bayan eleman içeri girdiğimde hoşgeldiniz dedi. ayrıca özür dilerim, masamın üzeri biraz dağınıık olduğu gerekçesi ile özür beyan etti.

Ben de mahçup olmaması için, siz gelin de benim maamın üzerindeki dağınıklığı görün demiştim. Meğer o esnada hemen arkamdan Prof. Selçuk Mülayim Hoca da odaya girmiş, konuşmalarımıza şahit olmuştu.

-Çocuklar moralinizi bozmayın. Bazı masalar var ki; çok düzgündür. O masanın sahibi öylece yaşar ve ölür.Dağınıklık çalışma ve üretme alametidir. deyice yüzümüzde sevinme ve övünç gülümsemesi belirmişti.

daha sonraki zamanda bir vesile Ayniştayn ile ilgili bir yazı okumuştum. Ayniştayn diyor ki; dağınık masa, dağınık kafa olarak yorumlanırsa, temiz, düzenli veya boş masa da boş kafa olarak yorumlanabilir.

Siz siz olun kafayı masa dağınıklığına takmayın.

Bugün ben insanlığa ne katkıda bulundum? sorusuna cevap arayın….

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.