Hatay’ın cennet köşelerinden biri; Arsuz « Kırıkhan Olay Gazetesi-Hatay'da Hızlı doğru tarafsız haberciliğin merkezi

27 Nisan 2024 - 04:28

Hatay’ın cennet köşelerinden biri; Arsuz

Hatay’ın cennet köşelerinden biri; Arsuz
Son Güncelleme :

06 Ocak 2020 - 12:14

Yaşar Kemal Çukurova’yı betimlerken sarı sıcaklardan sık sık söz eder. Sarı sıcakların ne olduğunu Hatay’da yaşayanlar en az Çukurovalılar kadar iyi bilir. Hatay; Çukurova’nın komşusudur. Havası da, suyu da sarı sıcakları da birbirine çok benzer. Yolumuz Arsuz’a ne yazık ki sarı sıcakların yaşandığı bir günde değil, akça denizin serin esintileriyle titremeye bağladığımız bir güz mevsiminde düştü. Hani niyetimiz denize girmek falan da değil. Biraz balık yer, biraz da dolaşırız dedik; çıktık yola. Denize girmek kim, biz kim? Karaağaç’ta yediğimiz künefenin lezzetine kapılıp öğle saatini geçtiğimizi unuttuk. Mehmet arkadaşımızın “balık öncesi künefe yenir mi? “endişesine aldırmadan, gözlerinin içine baka baka” dondurulmuş künefenin ağızda iz bırakan lezzetini” anlatarak Arsuz’a doğru yol aldık. Sağ tarafımızdaki akça denizin mavi suların rüzgârla yaptığı dansın çılgın ritmine aldırmadan villaların ve tatil sitelerinin bulunduğu bir çevreye geldik ki, hani nerdeyse yer, gök, deniz, kumsal, dağ, taş, ova hep villa ve yazlıklarla dolu. Nereye baksak yazlıklar. Asfalt yolun yazdan kalma yorgunluğu yağan yağmurlarla birlikte kendini göstermeye başlamış. Yer yer çukurlar, kum birikintileri ile çevresine yakışmayacak bir görünüm sergiliyor. Zilli çayını geçerken, Gülcihan’ın sarı, ince kumlarının her türlü hastalığa şifa vereceğine inanılan plajını görüyoruz. Gülcihan, yani gül dünyası. Romalı komutan Antonyus, Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya âşıktır. Ancak Kleopatra siyatikten mustariptir. Komutan Antonyus tüm Akdeniz’i taratır. Kleopatra’ya iyi gelecek bir yer olarak şimdiki Gülcihan’ı bulur. Kleopatra’yı da buraya bir süre yerleşmeye ikna eder. Ancak o zaman bu beldede kum yoktur. Bunun üzerine Mısır’dan 400 gemi kumu Gülcihan’a taşıtır; kum dağları oluşturur. Deniz güzel, kum da tamam ancak, Kleopatra için güzellik çok önemlidir ve gül suyuyla banyo yapmaya düşkündür. Bu nedenle Isfahan’dan gülfidanları getirten Antonyus, burayı adeta gül diyarına çevirir. İlk olarak Üçgüllük beldesinde o dönemde gülfidanları için seralar kurdurur, aşılar yaptırır. Sonra buradaki gülfidanlarını getirip Gülcihan’ın çevresine diktirir. O gün bugündür İskenderun’dan Arsuz’a kadar uzanan bölgede yetişen güllerin kokusu da, rengi de farklıdır. Kum tepelerine gelince; bugünkü kum tepelerinin ise o kum kalıntıları olduğu söylenir. Zira sarı kum Akdeniz’in hiçbir kesiminde Mısır sahilleri hariç yoktur. Yaz aylarında bu nedenle romatizmal ve siyatik hastalığı olanların kum banyosu da sanırız buradan kaynaklanmaktadır. Sol tarafımızda ise Amanos dağlarının zirvelerinden Kızıldağ bütün ihtişamı ile sizi gözetliyordur. Hani biraz Üçgüllük doğru dönüp Kurtbağı’na ulaşsanız da kaç asırdır yandığı bilinen üç noktada yanan dağın dumanını görebilirsiniz. Bizim yolumuz ise sadece Arsuz. Gökmeydan, Akçalı, Gözcüler… Karşınızda asırlardır ulu bir çınar gibi duran Uluçınar, yani Arsuz. Köprü‘ye geldik. Tatlı suyun, denizin tuzlu suyuyla hemhal olduğu kıyıdan, dalgaların bir aşağı bir yukarı tutturduğu ritmi izlerken, gökyüzünü kaplayan beyaz bulutların bir gün önce bıraktığı yağmurun izlerini aradık. Dere sessiz, teslimiyetçi bir ruhla akça denizin mavi sularına karışıyor, dağlardan aldığı toprak birikintilerini kumla buluşturmaya çaba gösteriyordu. Köprünün karşısında sağ tarafta tarihi Arsuz Oteli. Biraz ötede yol sola, sağa ve karşıya olmak üzere üçe ayrılıyor. Biz sola döndük ve dere kıyısındaki balıkçı lokantalarına bakmak istedik. Bir gün önce kopan fırtına nedeniyle dökülen çınar yaprakları daracık eski Arsuz sokaklarını süslüyor. Asfalt yeni yıkanmış gibi ıslak. Dere kenarındaki balıkçı lokantaları sessiz. Masa yok, sandalye yok. Gölgelikler kendi gölgelerini rüzgârdan korumaya çalışıyor. Geniş bir yay çizerek yeniden köprü kenarına geldik. Sağ tarafta Sefa Restoran tabelasını görmesek başka yerlere gideceğiz. Arabayı park ettikten sonra açık olan masaların en uzağında oturan genç gruba doğru seslenerek; “Acıktık arkadaş. Açık mısınız?” diye seslendik. Gençlerden biri yanımıza gelerek buyur etti. Bize bir masa açtılar. Sol tarafımızda Arsuz deresi, karşımızda köprü. Daha ötede Akdeniz’in bugün biraz rahatlamış görünen dingin suları. Hani sesimiz çıksa karşı kıyılardaki Yumurtalık sahilindeki arkadaşlara selam göndermek isterdik. Akın’ın fotoğraf çekme heyecanı da bir başka. Ismarladığımız balık gelene kadar durmak bilmedi. Restoran’ın dere karında balkon gibi localar yapmış, kendinizi suyun üzerinde hissedebilirsiniz. Akın, köprüden, köprünün karşı kıyısından durmaksızın fotoğraf çekiyor. Ters ışık nedeniyle istediği kareyi yakalayana kadar da gayretini sürdürüyor. Restoran sahibi genç, yakında askere gideceğini, bu restoranın yaz ve kış mevsiminde açık kalması için çalıştığını, asker dönüşü bunu mutlaka başaracağını belirterek; Aruz’un, yalnız yaz aylarında değil, yılın dört mevsimi gezilecek, dinlenecek mükemmel bir sahil beldesi olduğunu söylüyor. Sonra mı? Balıkları afiyetle yedik. Salata nefis. Hava güzel. Vakit akşama yakın. Geldiğimiz gibi vurduk yollara. Hacıahmetli köyü yakınlarında bulunan Meryem Ana Havuzuna gideceğiz. Dağ eteklerine doğru hızla gittik. Ancak hedefimize varmamızın mümkün olmadığını, arabayla çıkılamayacağını belirtiler. İlkbahar veya yaz aylarında yollar daha elverişli olurmuş. Arsuz, İskenderun’a 40 kilometre uzakta, güneyde, sahil şeridi üzerinde ve merkezi Arsuz Çayı ağzında bulunan turistik bir beldedir. Tarihi boyunca “Rhosus”, “Rhopolis”, “Port Panel”, “Kabev” ve “Arsous” gibi isimlerle anılmıştır. M.Ö. 300 yıllarında Makedonya kralı Büyük İskender’in generallerinden Selevkos I. Nikator’un, M.Ö. 64’te Roma’nın, M.S. 638 yılında Arapların, 969 yılında Bizans’lıların ve 1268’de Memlüklüler’in egemenliği altına girmiştir. Arsuz Belediyesi, Uluçınar ve Arpaçiftlik köylerinin birleşmesi ile 1995 tarihinde “Arsuz Belediyesi” adı altında faaliyet göstermeye başlamıştır. Beldenin kış aylarında nüfusu 3.500 – 4.000 iken, yaz aylarında 45 – 50 binlere çıkmaktadır. Belediye alt yapı sorunlarıyla baş etmeye çalışıyor. Ancak geleceğin potansiyel turizm merkezi olabilmesi için daha çok yol alması gerekir. Belediye Başkanı Fuat Süme’nin birkaç satırlık mısralarıyla Arsuz Cenneti’nin sonbahar portresine noktayı koyalım. Yazılar bitince Denizi seyret biraz, Sözler bitince Anlatamadıklarına üzülme. Yorgunsan konuşmak istersen Saat kaç olursa olsun, ARSUZ SENİ DİNLİYOR OLACAK…

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.