MİLLİ MÜCADELEDE DÖRTYOL « Kırıkhan Olay Gazetesi-Hatay'da Hızlı doğru tarafsız haberciliğin merkezi

27 Nisan 2024 - 07:09

MİLLİ MÜCADELEDE DÖRTYOL

MİLLİ MÜCADELEDE DÖRTYOL
Son Güncelleme :

02 Kasım 2018 - 11:58

Daha ziyade Dörtyol’la ilgili araştırmalarıyla tanıdığımız Araştırmacı Yazar Kadir Aslan tarafından yazılan “Milli Mücadelede Dörtyol” adlı 174 sayfalık kitap, 1991 yılında Antakya’da Kültür Ofset Basımevi’nde basılmıştır. Bu kitapta Hassa’yla ilgili bilgiler de bulunmaktadır.

Milli Mücadelede ilk kurşunu sıkan aslen Hassa Tiyekli olup DörtyolÖzerli’ye yerleşen Ömer Hoca’nın oğlu Mehmet Kara’dır. Buraya gelen Fransızlara ateşle karşılık verdiler. Fransızlar bu umulmadık karşı koymada büyük şaşkınlığa uğradılar. Çarpışmalarda 15 asker kayıp vererek Dörtyol’a çekilmek zorunda kaldılar. 19 Aralık 1918’de yapılan bu çarpışma Türk milletinin saldıran düşmana karşı ilk kurşunu ve ilk ayaklanmasıydı. “Milli Mücadelede Dörtyol” adlı kitapta konuyla ilgili bilgiler şöyledir:

Bir Mücahit ÖMER HOCA OĞLU MEHMET
“11 Aralık 1918 tarihinde Fransızlar Dörtyol’u işgal edince Ömer Hoca Oğlu Mehmet, eski vatanı olan Tiyek köyüne gitmişti. Yanındaki komşuya işgal kuvvetlerinden iki Ermeni erkeği ile bir Ermeni kadını gelmişlerdi. Kadın Ermenilerin Adana’dan sürüldükleri sırada verdiği bir keçinin yerine bir sürü istiyordu. Hiç söz dinlemeden adamın bütün hayvanlarını sürüp götürdüler. İki gün sonra tekrar gelerek, aynı insandan zorla para almağa uğraştılar. Bunları gören Mehmet dayanamadı. Kardeşi Ahmet’le birlikte Ermenilere temiz bir dayak attılar. Dağa kaçtılar. Az bir zaman sonra birkaç arkadaşı ile birleştiler. Ailelerini Nur dağlarının kuytu bir yerine bırakmışlardı.
Gece işgal mevkiine doğru yola koyuldular. Hösem Dede mevkiinde silah sesleri duymağa başladılar. Gizlice yanaştılar. Ermeniler, Türk kadınlarını bir eve doldurmuşlardı. Bu arada köylüden birkaç kişide çeteye iltihak etmişti. Neye uğradıklarını bilmeyen Ermeniler az bir mukavemetten sonra kadınları bırakarak kaçtılar. Ermenileri tepelerin üzerine kadar takip ettiler. Orada bir duvarı siper ederek geceyi geçirdiler. Ertesi gün Fransız zabitlerinin idaresinde bir Ermeni taburunun elli metre mesafeye kadar gelmesine ses çıkarmadılar.
Üç saat süren çarpışmalardan sonra Ermeniler kaçtı. Bu mücadelede Türklerin eline 80 kadar Fransız mavzeri geçti. Müsademenin üçüncü günü kırk kişi olmuşlardı. Nur dağlarına doğru çekildiler.
Cihan harbinin son günlerinde Kısık boğazını terkeden Türk tümeninin mağaralara depo ettiği cephaneler köylüler vasıtasıyla ellerine geçiyordu. Bu arada birkaç müsademe oldu. Kürt Murat vuruldu. Bu ilk şehit oldu. Mehmet Çardak müsademesinden sonra Hasan Paşanın maiyetine girdi. 300 kişilik bir kuvvet oldular.
Fransızlar Hasan Paşa’ya milli hareketlerden vaz geçmesi için mühim paralar teklif ettiler. Nefretle reddedildi. Fransızlar para ile iş göremeyeceğini anlayınca, bütün kuvvetlerini seferber ederek, Payas, Dörtyol, Erzin, Bahçe, Osmaniye, İslahiye, Ceyhan, Hassa, Kırıkhan, Belen ve İskenderun’da büyük bir arama tarama yaptılar.
Bu arada düşmanlar Hacılar köyünde yakaladıkları Üzeyirli Bekiroğlu Hüseyin’i Osmaniye’de astılar. Bu ikinci şehidimiz oldu.
Bu millet, Mustafa Kemal’in açtığı bayrak altında ayaklanmıştı. Nur dağlarında kendi kendine harekete geçen çeteler sonradan milli kuvvetlere iltihak etmişlerdi. Harikalar yaratmışlardır.” (s. 22, 23, 24) (F. VijdanKaraırma, Çukurova’nın Kurtuluşu, İstanbul,1953, s. 56, 57)
* * *
Özerli’den 85 yaşındaki Hasan İnce (Şıh Hasan)’ın 13.02.1987 tarihinde anlattıkları şöyledir:

BİR KUVAYI MİLLİYECİNİN DİLİNDEN İLK KURŞUN
“………
O sıralarda PayaslıPapanınoğlu Çetesi Hassa’da bulunuyordu. Papanınoğlu Mustafa kahvede otururken kalbine bir ayan gelir. Ayağa kalkar “Arkadaşlar toparlanın öteyüze gidiyoruz. Bana bir şeyler olacak gibi geliyor orada.” der. Yola çıkarlar.
Karakese’ye baskın yapan Fransızlar ve Ermeniler bütün köylüyü Küçük Musa’nın evine doldururlar. Sekiz Türk erkeğini işkencelerle öldürürler. Çoğunun boğazı ve kellesi, kulakları, elleri kesilir. O sırada kadınlar arasında bulunan küçük bir Türk çocuğu olayları görünce şok geçirir ver felç olur, korkusundan. O Türk hayatı boyunca felçli olarak yaşadı ve öldü.
Tam akşamüzeri Papanınoğlu çetesi dağdan köye iniyordu. Durumu anlayınca silah sıkmaya başladılar. Fransız ve Ermeniler kadın ve çocukları bırakıp Dörtyol’a kaçtılar. Ertesi günü ikindi üzeri bir Fransız bölüğü Karakese köyüne tekrar baskına gider. Türkler yola barikat kurup bekliyorlardı. Özerli’den Ömer Hocanın Oğlu Mehmet emir verir; “Ben ateş etmeden kimse ateş etmesin. Ellemeyin iyice yaklaşsınlar. Ölen kardeşlerimizin intikamını alacağız.” der. Fransız ve Ermeni askerleri 50 m kadar yaklaşırlar. İşte Türkiye’de Milli Mücadelede ilk kurşunu düşmana Ömer Hocanın oğlu Mehmet (Kara) sıkar ve ateş emrini verir. Düşmana her taraftan ateş edilir. Fransız askerleri şaşırır ve kaçmaya çalışırlar. 15 kadar Fransız askeri öldürülür. Diğerleri Dörtyol’a çekilirler. Tarih, 19 Aralık 1918.” (s. 28)
* * *

KARA HASAN PAŞA’NIN KARDEŞİ KARA AHMET’İN BEYANI
“Ermeniler öteden beri adam öldürüyorlardı. Biz dört kardeş, dağa çıkmayı ve bu suretle korunmayı tasarlamıştık. Kardaşımız Mustafa Dörtyol’da bir Ermeni’yi dövmüş, Kurtkulağı’na kaçmıştı. Dövme sebebi de şöyle:
Topçınar mevkiinde iki Ermeni çiftçilere ateş ediyorlar.
Mustafa da “Neden böyle yapıyorsunuz?” deyince, “Kaçmalarını seyrediyoruz” demeleri dokunuyor. Ermenileri dövüyor. Bu hadise üzerine Hasan Paşa dağa çıktı. Kobaca oğlu Mehmet Çavuş (Çaylı’dan) iltihak etti. Bundan sonra Gavur Hacı, daha sonra da ben iltihak ettim. Dağa çıkmamızı Ermeniler çabuk duydular. Az sonra Cebel’den Tatoğlu Ahmet Koca ile Mustuk da bize katıldılar.
Hasan Paşa, Gavur Hacı, Turunçlu Bekir yol beklediler. Üç Ermeni öldürdüler. Müslümanla bir Ermeni kaçmıştı. Bunlar Buhranlı köyünde Müslümanların elinde gördükleri ve beğendikleri mallara sahip çıkarak ellerinden alıp kazanç sağlamayı adet edinmişlerdi.
Ben de Tat Ahmetoğlu Mustuk’la deniz kenarına indim.
Kardeşimin intikamını elimle almak için yanıyordum.
Örencik köyünde bana çörek ikram ettiler. “Kardeşimin intikamını almadıkça yemem” dedim.
Deniz kenarında pusu kurduk. Beklerken uyumuşuz. Güneşle beraber uyandık. Oradan Nacarlı’ya doğru 20 kişilik bir kafile gidiyordu. İçlerinden bir kaçı da Müslümandı. Koşarak yetiştik. Müslümanlara bizi tanımamaları için işaret ettim. Ermeniler tabancalı idi. Bizi gören Ermeniler “Nesiniz?” diye sordular. “Jandarmayız” deyince “Sivil Jandarma olur mu?” dediler. Bunlardan biri kaçtı.
Arkadaş ateş edip öldürünce, diğerleri de silahlarını çektiler.
Ben ateş edip hemen birini öldürdüm. İkisi daha öldürüldü.
Diğerleri de darmadağın kaçtılar. Hadiseden sonra kardeşimin yanına gittik. Ayrılmamız uzun sürmüştü. Onlar Örencik’ten başka bölgeye yer değiştirmişlerdi. Yanlarına vardık. Hadiseyi anlattık.
Bunun üzerine Hassa’yı bastık 20 kadar Ermeni askerini öldürdük. Fransızlar Ağbez’de idi. Oradan Ağbez’e gittik. Ağbez’i muhasara eyledik. Muhasara 35 gün devam etti. Dışarıdan gelen Fransız kuvveti iki defasında da muhasarayı yaramadı. Üçüncüde top üstünlüğüyle Ağbez’e girdiler. Biz çekildik. Buralarda da mevcudumuz 500’ü bulmuştu. Buradan kuvvetlerini Meydan istasyonuna götürdüler.
Bu hareketten sonra Osmaniye’ye gittik. Akyar etrafında, Gavur dağında faaliyete başladık.” (s.38, 39, 40) (Kurtuluş Savaşında Doğu Kilikya Olayları, s. 90) Devamı Yarın

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.