“Sana İsfahan’dan güller getirdim..” GÜLCİHAN « Kırıkhan Olay Gazetesi-Hatay'da Hızlı doğru tarafsız haberciliğin merkezi

18 Nisan 2024 - 21:03

“Sana İsfahan’dan güller getirdim..” GÜLCİHAN

“Sana İsfahan’dan güller getirdim..” GÜLCİHAN
Son Güncelleme :

28 Ekim 2019 - 9:18

Cleopatra, iskeleye bağladığı teknenin üzerinden Akdeniz’in engin ma viliklerine bakıp bakıp, yanında uzanan erkeğe “Sen beni sevmiyorsun” der. Adam, ona deliler gibi âşık olduğunu, onun için Roma’yı bile yakabileceğini söyler. Nitekim, adamın biri Roma yakıp, yükselen ateşlere bakarak tarihe geçmiştir. Hatay’ın Asos denilen deniz kenarındaki yeşillikler arasında Mısır’dan gelen gemiler, tekneler bağlı oldukları iskelede bir aşağı bir yukarı denizin dalgalarıyla cebelleşirken, Romalı askerler sıcaklardan ve nemden bıkmış, tabiatın o muhteşem güzelliklerine kendilerini kaptırmış, tatlı hayaller kuruyor… Yüzlerce tayfa, silahşor, biraz ötede birbirleriyle kılıçla ölesiye antrenman yapan askerler… Bir tarafta Mısır’dan gelen teknelerdeki kumlar boşaltılıyor. Kum… Yaz sıcaklarında deniz kenarında yaşayan insanların çıplak ayaklarla üzerinde gezindikleri, güneşin sıcaklığını içine hapseden, üzerinde gezinen ayakları yakan o, tılsımlı küçük zerrecik. İskenderun sahilinden Arsuz’a kadar uzanan, bir yanı Akdeniz’in engin maviliklerine açılan sahillerdeki şifa ve sağlık kaynağı kumsal. Antonyus, aşkı için Mısır’dan yüzlerce gemi kum getiriyor. Biri Roma komutanı, diğeri ise efsanevi Mısır Kraliçesi Cleopatra. Bu aşka 400 gemi kum feda olsun… Gemiler sahile yaklaşır. Köleler gemilerdeki kumu taşır karaya. Taşlık ve kayalık alan üzerinde kocaman bir kum tepesi oluşturulur. Sonra bu kum, sahile bir güzel serilir. Güneş kumsalı ısıtmaya başlar. Cleopatra sıcak kumlar üzerinde yürür parmaklarının ucuna basa basa. Kıyıdaki kadınlar kıskançlık krizleri geçirip ve erkeklerin kendilerine neden böyle aşk hediyesi veremediklerine anlam yüklemekte. Antonyus mağrur. Âşık olduğu kadına muhteşem bir armağan vermenin gururuyla Cleopatra’nın kumlar üzerinde yürüyüşünü izler. Siyatik ağrılarıyla kıvranan Cleopatra, iyice ısınan kumların içine girip üzerini bir güzel örttükten sonra, kızgın güneşin kumlar aracılığıyla kendine şifa vereceğine inanmaktadır. Günümüzde Gülcihan yakınlarındaki sahilde Cleopatra tepesi denen bir yer vardır. Romatizma ağrıları olup da yaz aylarında buraya gelenler kumlara yatarak, üzerlerini başları açıkta kalacak şekilde kumlarla kapatırlar. Binlerce yıldır devam eden bu alışkanlık, Cleopatra’nın siyatik hastalığına şifa bulması ihtimalinden kaynaklanıyor olsa gerek. Mısır Kraliçesi Cleopatra’nın yaşı ilerlemiştir. Yüreğine “çirkinleşirim” korkusu girmiştir. Güzelleşmek için akla gelen her türlü yöntemi değerlendirmek istemeye başlar. Can sıkıntısına, memleketinden uzaklığı da eklenince iyice bunalır. Romalı Komutan Antonyus sevdiği kadının günden güne erimesine dayanamaz. Onu yeniden hayata döndürmek amacıyla çareler arar. İsfahan’dan dünyanın en güzel güllerini getirtir. Renk renk güllerden oluşan muhteşem bahçeler kurar… Çam ve sedir ağaçlarının kapladığı orman, ucu bucağı görül-meyecek kadar uzun gül bahçeleri… Ceylanların, karacaların, geyiklerin ve binlerce kuşun yaşadığı deniz kenarında bir yer inşa eder. Sevdiğine, aşkına, kraliçesine Gül-i Cihan, dünya güllerinden bir mekân hazırlamıştır. Gül fidanlarının yetiştirildiği alanlar, yanlarında dünyanın bütün renklerini ve o muhteşem kokularını taşıyan gül bahçeleri günümüze kadar gelmiştir. Cleopatra gül sularından, gül kokularından, süt banyolarından sonra sağlığına yeniden kavuşur ve bir başka sahile, oradan da Mısır’a döner. Arsuz-iskenderun arasında Üçgüllük isimli beldenin sahilinde, Gülcihan sahil şeridinde hala bir kum tepesinin adıdır Cleopatra. Altın sarısı kumlar Akdeniz’de sadece Mısır kıyılarında bulunur. Hala siyatik ve romatizma sorunları olanlar bu sahile akın ederler. Farklı bir zamanda Gülcihan sahillerini gezerken, kirlenmiş kumları, insan eliyle neredeyse yok olma noktasına getirdiğimizi görmek beni çok üzdü. Memleketimin birçok yerinde olduğu gibi sahipsizliği, vurdumduymazlığı, pislikle iç içe yaşamayı içime sindirmekte bir hayli zorlanıyorum. Bir aşk uğruna ta Mısır’dan gemilerle getirildiği anlatılan sarı kumların hikâyesini hatırlayarak, az ötede Cleopatra tepesi denilen yerin çevresindeki duvara baktım. Yazlık evle-re çıkılan merdivenleri, sahildeki çay bahçelerinin dağınık ve düzensiz çirkin görünümünü izledim, içimdeki sıkıntıyı atmak için bu sahile yakın bir bölgedeki fidanlıklara girdim. En yakınımdaki kırmızı gülün o muhteşem kokusunu ciğerlerime çekerken, kulağımda Anton-yus’un Cleopatra’ya söylediği “Sana İsfahan’dan güller getirdim” cümleleri çınladı. Her ne kadar 14 Şubat’ta sevgililere gül gönderilse de günümüzde; benden minik bir öneri bütün sevenlere. Gül, en sevgiliye gönderilecek muhteşem bir armağandır. Her gün sevdiği-nize, en sevgiliye bir gül gönderin ve Antonyus’un Cleopatra’ya olan tutkusunu anımsayın… İster sevgilinizi, ister sevdiklerinizi mutlaka Gülcihan sahillerine getirin. Bu sahillerdeki güzelliği yaşayın. Çiçek fidanlıklarında yetiştirilen renk renk güllerden alın. Çoğaltın gülleri. Bu sahillerde yetişen güller ta İsfahan’dan buralara gelmiştir.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.