“Aşıklar Yurdu” Ceylanlı’da 120’lik bir çınar Mehmet Emir « Kırıkhan Olay Gazetesi-Hatay'da Hızlı doğru tarafsız haberciliğin merkezi

16 Nisan 2024 - 16:56

“Aşıklar Yurdu” Ceylanlı’da 120’lik bir çınar Mehmet Emir

“Aşıklar Yurdu” Ceylanlı’da 120’lik bir çınar Mehmet Emir
Son Güncelleme :

04 Ağustos 2020 - 9:21

Mehmet Hasırcı’yı telefonla aradım. “Kırıkhan’a gir mek üzereyiz, Ceylanlı’yagitcez” dedim. Hassa caddesinde eski Garajın az aşağısında bize yetişti. Yol arkadaşlarım Ali Fuat ile kızı Emine’yi tanıştırdım manava girdik, iki kar puz aldık. Çıktık yola. Ceylanlı köyünde yaşayan 120 yaşındaki Mehmet Emir amcayı ziyaret edeceğiz. Bu dağlarda, yaylalarda yaşayanlardan “Uzun yaşama nın sırlarını” alabilir miyim, bir diğer kafamdaki soruda Fransız işgal yıllarından sonra yapılan plebisit, ya da yeni deyimle referandum da Ceylanlı köylüleri ne yaptılar, Türkiye’den yana mı, Suri ye’den yana mı oy kullandılar… Ceylanlı köyü Kırıkhan’a yakın tarihi bir yerleşim alanı. Roma-Bizans döneminden kalma mozaikler, hamam kalıntı ları, mermer sütunlar, dibekler, küçük el değirmenleri, sütun başları bulunuyor. Yağmur yağdığı zamanlar derelerden eski dönemlere ait sikkeler, paralar çamurlar arasından çıkarmış. Bazı yerlerde kaya mezarlıkları varmış. Bu mezarlardan gözyaşı şişeleri, küçük küpler falan çıkarmış. Çok eski zamanlarda yani 50-60 yıl önceleri bu köydeki tepelerden Eşmişek yaylasından gelen dere üzerinde çok sayıda değirmen varmış. Şimdi iki tane kalmış. Biri köyün alt başında bahçeler arasında, diğeri Köseler mahallesinde. Elektrik icat olunca enerjisini sudan alan Değirmenler yerini Modern değirmenlere bıraktı. Haliyle köyde eski değirmenler artık çalışmıyor. Zaten bu değirmen taşlarını çevirecek su da yok artık. Ceylanlı hakkında yazı yazmak halen Almanya’da yaşayan Mimar dostum İbrahim Göv’ün emeğine saygısızlık olur. Çünkü onun Ceylanlı ile ilgili “Gavurdağlarında Bir Aşık Yurdu: Ceylanlı Köyü” adlı araştırma yazısı Halk Bilimi Araştırmaları 3 adlı kitapta 2004 yılında yayınlanmıştır. Bu yazının ardından benim tutup Ceylanlı hakkında yazı yazmam abesle iştigal olur ki, Hatay Kültür ve Keşif Dergisi okurlarına da saygısızlık olur. Adı geçen araştırmayı İbrahim Göv’ün köyüne geldiği bir tarihten sonra yayınlar ve onun çekeceği fotoğraflarla da destekleriz. Göv İbrahim’in “Adresi Yoklar” şiir kitabındaki “aç pencereyi utandırma güneşi” mısrası beni koparıp götürmüştü. Ceylanlı ile ilgili yazının başına bu mısrayı ekledim. Şimdi bu şair ruhlu köyün en yaşlılarından olan Emirlerden Mehmet dayı’nın yanına gideceğiz. Arabayı bir yerde park edip evine doğru yola düştük. Yolun sağ tarafında yüzyıllar öncesinden kaçıp gelen taş ve kerpiç evler, ahşapla desteklenmiş binaların o boynu bükük gariban haline baka baka yürüdük. Emir Mehmet dayının evinin önüne geldik. Kızı bizi karşıladı. Hal hatırdan sonra Mehmet dayının evde olduğunu öğrenip merdivenden evin üst katına çıktık. Bir zamanlar bu dağları keklik gibi seke seke koşan, avcılığıyla hala övünen Mehmet dayı ahşap bir sedirin üzerinde sırtını duvara dayamış oturuyordu. 120 yaşında olmasına rağmen zihin gayet berrak, konuşması çok çok iyi. Mehmet Hasırcı, Emir Mehmet dayının Avcılık Hikayelerini anlatıp dayıyı konuşturmaya, eski günlerden günümüze kadar unutulmadan gelen anıları yeniden anlatmasını söylüyor. Emir Mehmet dayının kulakları duymuyor. Ne kadar bağırsak nafile. Sağ kulağına yüksek sesle sormaya başladı Mehmet Hasırcı. “Dayı kaç tane domuz vurdun?” Başladı anlatmaya Mehmet Emir dayı. “Alman mavzarımvarıdı. Tee yukarılara Akkaya’nın oralara gettim. Ekin için tarlayı sürmeye. İşim bitti. Gece oradan köye kadar geldim. Bu arada bir domuz sürüsüne denk geldim, şooyuharılarda. Gece karanlık. Ay fazla aydınlatmıyor. Sürüyü gördüm, bir duldaya girip eyi bir nişan aldım. Kurşun arkasından çıkmış, oraya yığılmış.” Emir Mehmet dayı duruyor. Kulağı artık hemen hemen hiç duymuyor. Sorularımıza cevap bulamıyor. “Artık kocaldım gayri. Bir çok şeyi hatırlamıyorum. Azıcık hatırlıyorum. Sonrasını bilmiyom ki” diyor. Emir dayı keskin nişancıymış, bir Alman Mavzeri varmış şimdi nerde olduğunu bile hatırlamıyor. Dile kolay yüzyılı aşan bir ömrün hafızada nasıl kalacağını kim bilebilir ki? Kendisinin yaptığı ve artık kullanmadığı tel çerçeveli gözlüğünü eline alarak; “Artık ihtiyarladık gayri. Aha bu gözlük bile fayda etmiyor gayri” diyerek derin bir ah çekti. Bir ah ki sormayın. Çocuklarına seslendi. Kızına, “çay kahve bak birşeyler getir misafırlara”. Adaşı, küçük torunu yenidünyaları getirdiğinde de “Yeyin gayri” diyerek buyur etti Emir Mehmet dayı. “Emir Dayı, sen ne yaptın da böyle dinç kaldın, bu kadar yaşadın” diye sordum. “Ben çok çalıştım. Çok koştum. Bu dağları karış karış, adım adım koştum. Dağ, tepe, bayır demedim. Az yedim. Katık eksik olmadı. Ne bileyim işte..Allah uzun bir ömür verdi. Hala yaşıyorum. İyi mi?, değil mi… Onu da Allah bilir..” diye cevapladı. Ne diyeyim, daha nasıl sorayım da “O sırrı” öğreneyim bilmiyorum. Emir dayı gözümün içine bakarak, sessiz ama o kadar anlam yükseleyebileceğim bir hareket yaptı ki, sustum. Emir Mehmet dayı, elini kaldırıp, işaret parmağını uzatarak göğe doğru “O biliyor, nokta…” Şimdi Almanya’da yaşayan Mimar İbrahim Göv; “Konar-göçer ve yaylakçı düzende yaşayanlar, olayların tarihlemesini rakamlarla belirlemez. Vakti zamanında, bahar, yaz, güz, kış aylarında, kara kış, zemheri, sahil ve yaylada, aşiretlerin iskan ve sürgün edilmesinde, kıtlıkta, ölet geldiğinde, çekirge talanında, seferberlikte, Fransızların Hatay`ı işgal ettiğinde, çeteciliğin icadında, çetelerin Eşmişek`te buluşmasında, kaç kaçta, Türklerin gelişinde (Türk Ordusunun 5 Temmuz 1939`da Hatay`a ilk kez adım atışı), Hatay Türklerinden bazılarının Cumhuriyeti benimsemeyip Şam`a göçmesinde, köyde okul kurulmasında, köylülere tarla verildiğinde gibi adlandırmalarla belleklere iz düşerler. Anlatımlara yaslanan tarihi belirlemelerin üç-beş yıl az veya çok olacağını yaşlılar daha iyi bilir. Yaşlıların hatıralarına göre Ceylanlı köyünü kuranlar; Gavur dağları ile Kürt dağı ve çevresinde yaşayan konar-göçer, yaylakçı aşiretlerden ve yeni oluşmakta olan köylerden ayrılıp gelenlerdiCeylanlıların atalarının eski yurtlarından ayrılıp, yurttan yurda göçerek Eşmişek-Alan-Gündüzlü boğazında Paler/ Ceylanlı`yıyurd edinmeleri 1850-1868 yıllarını kapsar. Eşmişek yaylasına önce Çolaklılar, Fakılar, sonra İncikler geldi. İlk gelen aile reisi Cevlan Osman namıyla Çolak Osman`dı. Tarihi kesin bilinmeyen (1850) yıllarda Ceylanlı köyünün adı sahibi Ceylan Osman, hanımı Emiş Hatun ve çocuklarıyla, Maraş-Hassa arasından kalkar meşhur Küçükalioğulları`nın yurdu Payas yakınlarında Kavaklıoluk köyü ile Gömmece köyü arasında, Gömmece`nin altını kışlak edinir. Kavaklıoluk ve Ceylanlı yaşlıları CevlanOsman`in kışladığı yeri “Cillanlı/ Cevlanlı/Ceylanlı Yurdu” olarak bilir. Aynı yere yaya üç saat uzaklıkta Gavur dağlarının Akdenize bakan yamacında; Kavaklıoluk köyünün yaylası Demircikdibi`nden daha yukarılarda “Ispatan” ve Otluçukur”u yaylak edinir. Hayvanlar Ispatan, Otluçukur ve çevresinde otlatır. Cevlan Osman`ın hanımı Emiş Hatun Sarıseki köyündendi. Cevlan Osman Gavurdağlarının Amik ovasına bakan yüzünde, Delibekirli Köyünün dört km. batısında kışlamaya başladı (1855). Ceylanlı ve Delibekirli köyü yaşlılarının hatıralarında bu yer “Cillanlı/ Cevlanlı/ Ceylanlı Yurdu” olarak anılır. İlkbahar`da 5 km doğuda bazı bazı Almacık`a, aynı yıllarda Almacık`tan 3 km doğu, Alan`dan 2 km. batıda, Menteşe`nin aşağısı Yusufkozu`na yaylamaya çıkar. Cevlan Osman, Eşmişek`i kışlak edindi (1858). Göz`den asırlık Koca Çınar`da içinde olmak üzere bugünkü caminin altına kadar, 200 m. genişlığinde bir alanı yurtsunur. Bir, iki yıl içinde önce Fakı namıyla anılan Kavaklı Dede Maraş ile İslahiye arasından, sonra İncikler davul çomağı yanlarında olduğu halde Maraş-Antep-İslahiye arasından gelip Eşmişek`te yerleşir. İncik`in hanımı Sarıseki`den gelmedir. Emir Muhammed, hanımı, oğlu Emir Mutafa Hassa ile Kömürler arasından gelir. Emir Muhammed`in Kayseri yakınlarında yaşayan Emirzadelerden geldiği de rivayet edilir. Bu rivayetin güçlülüğüne değil zayıf olduğu daha çok kabulleniliyor.” Göv İbrahim; “Gavurdağlarında Aşık Yurdu; Ceylanlı” adlı eserinde Ceylanlı Köyünün kuruluş öyküsünü öyle güzel anlatıyor ki…Daha fazla anlattırmadan Emir Mehmet dayının köydeki arkadaşları ve av hikayelerini dinledik. Emir Mehmet dayının zaman zaman uzaklara dalıp giden bakışlarına, oturduğu sedirde duvara yaslanarak güç almasına bakıyorum. Karşı tepelerde ağaçlar, biraz aşağıdaki dere yatağında meyve bahçeleri, yerel deyimle bostanlar. Taş binaların yerini zamanla beton binalara terketmesi nedeniyle Ceylanlı Köyü gittikçe köy görünümden “kent” olmaya doğru hızla dönüşüyor… Emir Mehmet dayıdan izin istedik, onu daha fazla yormadan ayrılalım dedik. Arabaya doğru yürürken, iki poşet yenidünya geldi. “Para” dedik. “Ayıptır” dediler. “Eyvallah” diyerek, köyün içinden bir yılan gibi kıvrılan asfalt yoldan dağlara doğru rotamızı çevirdik. Allah uzun ömür versin, sağlıklı güzel bir hayat versin Emir Mehmet dayı’ya. Bu yaşlı tarihlere selam ve saygılar sunuyoruz. Bu dağlarda yaşaları 100 yılı aşan yüzlerce insan yaşıyor. Bu asırlık çınarları tek tek tanıtmaya devam edeceğiz… Fransızlar Hatay’ı işgal ettiler ve 1939 yılında yapılan bir referandumla Hatay Devleti’nin Türkiye’ye katılması sırasında Ceylanlı köylülerinin oy renginin ne olduğunu sordum 120 lik Emir Mehmet Dayı’ya. Gözümün içine baka baka, “Bire oğlum o zaman birileri getti te Halep’e kadar. Birileri de buralarda kaldık. Neynicin kim ne yapmış, ne etmiş. Biz bu köyde kaldık, burada kalanların akrabalarının bir bölümü gittiler, sonra geri geldiler.. Boş ver.. Kızım kayve getir, çay koy..” Anlaşılan bu soruya cevap bulmak biraz zor. Cevap var, fakat net cevap veren çok az. Ceylanlı’lı köylüler çalışkan ve muhafazakar bir düşünceye sahipler. Kurallara ve Cumhuriyet’in kurumlarına da sahip çıkıyorlar. Ne var ki Köylülerin Şapka giymemeleri hala geçerliliğini koruyor… Önemli Not : Ceylanlı Köyünün yaşlı insanlarından biriydi Mehmet Emir. Nüfus Cüzdanına göre 120 yaşını doldurmuştu. 29 Kasım cumartesi günü vefat etmiş, Pazar günü de Ceylanlı mezarlığında toprağa verilmiş. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.